Sayın
Recep Tayip ERDOĞAN
Başbakan
Eğitim, bireylerle toplumu, toplumla
da ülkeyi daha ileriye taşıyan, refah düzeyi ve gelişmişliğini, modernleşmesini
ve çağdaşlaşmasını sağlayan tek araçtır. Ülkemizde
yüksek öğrenim; programlarının azlığı, kontenjanın sınırlı artışı nedeniyle
öğrenci talebini karşılayamaz durumdadır. Bunun sonucu olarak da üniversitelere
sınavla öğrenci alınması ve dershane olgusunu yaşamaktayız.
Ülkemizde; eğitim siteminin bu
durumundan dolayı hiçbir fedakârlıktan kaçınmayan veliler; çocuklarının iyi bir
üniversite kazanabilmesi için ilköğretimden itibaren özel dershanelere
yönelmektedirler. Bunun sonucu olarak; dershaneler çığ gibi büyümektedir.
Şehirlerin en görkemli binalarını dershaneler işgal etmektedirler. Bu yıl
itibariyle legal olarak çalışan 4 bin civarında dershane olup, 100 bin öğretmen
ve 20 bin personel, bu sektörde çalışmaktadır. Bir bu kadar da ev, ofis ve
binalarda kayıt dışı çalışanların olduğu tahmin edilmektedir. En donanımlı
öğretmenler, yüksek transfer ve ücretlerle dershanelerde çalıştırılmaktadır.
Dershaneler, 2 milyon dolar gibi korkunç bir ciro ile bir sektör
oluşturmuşlardır.
Dershanelerin kaldırılması konusunu
birçok iktidar düşünmüş, programına almış, fakat gündemine dahi alamamıştır.
Dershaneler konusu toplumumuzun kanayan yarasıdır. Bu yaraya parmak basmak ve
çözmek, takdire şayandır.
Bütün bunlara karşın ilköğretim ve
orta öğretimdeki öğretim kalitesi hızla düşmektedir. Orta öğretimde müfredat
programlarının takip edilmediği, hatta LGS’ de lise ikinci döneminden itibaren
soru çıkmaması nedeniyle derslerin yapılmadığından şikâyet edilmektedir.
Bugün
orta öğretimde 76 çeşit lise bulunmaktadır. Liseler, öğretmen, bina, araç,
gereç ve öğrenim yönünden yeterli değildir. Öğrencilerin lisedeki başarısı,
diğer öğrencilere göre değerlendirilerek elde edilen orta öğretim başarı puanı
üniversiteye giriş sınav sonuçları ile birlikte değerlendirilmektedir. Bu
durumun birileri tarafından öğrencilere karşı etik dışı bir silah olarak kullanıldığı
söylentileri çok yaygındır. Ve bu durum; toplumun ortak tepkisine neden
olmaktadır. Bu etik dışı durum fırsat eşitliğine, anayasa ve yasalara aykırı ve
suçtur.
Birilerinin,
öğrencileri; kurslara ve dershanelere ve özel ders almaya zorlaması kabul
edilemez bir durumdur. Bu da saygınlığı olan öğretmenlik mesleğine zarar
vermektedir.
Sınava dayalı eğitim sistemimizin
çarpıklığının düzeltilmesi ve etik dışı sapkınlıkların önlenebilmesi için
dershanelerin kapatılmasının yanında, MEB ile YÖK’ün bir araya gelerek
üniversitelere giriş sisteminin yeniden oluşturması gerekiyor. Bu bağlamda,
konu ile ilgili önerilenimizi aşağıda sunuyoruz;
Mevcut 76 çeşit olan liselerimiz;
genel, meslek ve çok amaçlı liseler olmak üzere üç kategoriye ayrılmalıdır.
Her öğrenci, becerisi, kabiliyeti,
bilgisi ve isteği doğrultusunda İlköğretim 5, 6,7 ve 8.sınıf notlarının
değerlendirilmesiyle; %35 genel liselere, %65 meslek liselerine
yönlendirilmelidir. Bu durumda OKS. Kalkmalıdır.
YGS ve LYS Kaldırılarak bunun
yerine, orta öğretimde her sömestrde yapılacak sınavların ortalaması alınarak
hesaplanacak nota göre öğrenciler üniversiteye girebilmelidir.
Ayrıca, orta öğretime bitirme sınavı
konularak da ağırlıklı olarak not ortalamasına dâhil edilebilir.
Dershanelerden alt yapısı uygun
olanlar; özel okullara, özellikle meslek liselerine ve meslek yüksek okullarına
dönüştürülmelidirler. Küçük dershaneler bu amaçla bir araya gelebilmeliler.
Dershanelerin kapatılması kararın verilirken onlara okullaşmaları için makul
bir süre verilmelidir. En az iki yıl dershanelerde çalışan ve emekli olmamış
öğretmenler, kısa dönem pedagojik sertifika eğitimine tabi tutularak MEB.
Bünyesine alınmalıdır.
Dershanelerin kapatılmasından sonra,
gerekli denetim, yasak ve müeyyideler konulmalıdır.
Meslek liseleri ve meslek yüksek
okullarından mezun olan ve meslek sahibi vasıflı ara elemanlarının sanayi,
sağlık, turizm, tarım, eğitim vb. gibi sektörlerde yıllardır ülkemize katkıları
göz ardı edilemez. Meslek lisesi mezunları kendi dallarındaki yüksek okul ve
üniversitelere girebilmelidirler. Örneğin; meslek lisesinin torna-tesviye ve
motor bölümünü bitiren öğrenci üniversitelerin makine bölümüne
girebilmelidirler. Bu okullarda okuyan öğrenciler, devletin sosyal güvenlik
hizmetlerinden yararlanabilmelidirler.
Öğretmenlik mesleği, maddi ve manevi
yönden cazip hale getirilmelidir; öğretmen okullarından seçilerek gelen
öğrenciler,”yüksek öğretmen Okulları”na kabul edilerek her branşda öğretmen
yetiştirilmelidir. Öğretmen okulları ve yüksek öğretmen okulları yatılı mütalâalı
(etütlü) öğrenim yapmalı ve bu okullardan mezun olanlar sadece öğretmenlik
yapabilmelidir. Bu öğrenciler mesleğe mecburi hizmetle başlamalılardır.
Öğretim kurumları, ciddi olarak
teftiş edilmelidirler. Teftiş kurulları ”özerk” hale getirilmelidirler.
Talim
terbiye kurulu, donanımlı ve uzman eğitimcilerden teşkil edilerek “özerk” hale
getirilmelidir.
Yukarıda
arz ettiğimiz hususların; taraflarca ve kamuoyunca tartışıp alt yapısının
oluşturulmasından sonra uygulanmaya konulması en büyük dileğimizdir. Şunu
unutmamak gerekir ki; ”en kötü sistem bile sistemsizlikten daha iyidir” Bu
bakımdan, başarılı olabilmek için, öğretmen kalitesini, yönetim kalitesini ve
sistem kalitesine okulların alt yapısını da ekleyerek birlikte değerlendirmemiz
gerekmektedir.
Arz
ederiz. Ankara, 18.09.2012
Ahmet AKGÜN
Yönetim
Kurulu Adına
Genel
Başkan
D A Ğ I
T I M :
A) GEREĞİ
İÇİN;
- Başbakan,
Sayın Recep Tayip Erdoğan,
- Milli
Eğitim Bakanı, Sayın Ömer Dinçer
- YÖK Başkanı,
Sayın Gökhan Çetinsaya
B) BİLG
İÇİN:
Başbakan Yardımcısı, Sayın Bülent Arınç
İ L E T İ Ş
İ M:
Toplumsal
Etik Derneği Genel Merkezi
TEL:0532
434 32 32/0543 409 29 39
e-MAİL: ahmet.akgun06@hotmail.com